"doğu insanı" dersem buna, fazlasıyla yüzeysel kalacak ama...
"sessizlik"in tuhaf bir isyanı var.
"boyun eğme" de sessizce, sessizlik içinde icra edilirken, "sessizlik" isyanı ne menem bir şey ola ki? dahası, "sessiz"in isyanını kim bile ki?
isyan etmeye sevdalı "birey", bağımsız şahıs, özgür ruhlar olduk.
"ifade" kabiliyetine ve hürriyetine kavuştuk.
her "bir"imiz bir "birey"iz.
"ifade" eder, sesimizi duyururuz. haksızlığa uğrarsak "isyan" ederiz. "ses"imizi duyururuz?
"isyan", "ses"le, "ses"li olur.
haklarımız gözetilmiyorsa isyan ederiz, hatta oradan çeker gideriz. orayı yakar yıkarız.
"boyun eğme"yiz.
birey, "boyun eğmez".
sessiz kalmaz.
"sessiz"lik, "boyun eğme"dir.
"boyun eğen", mutlu olamaz.
"sessiz"ler boyun eğmiştir.
sessiz isyan bile, "kalma"yı gerektirir. "sessiz"lik, çekip gitmez.
sessiz kalan, "mutsuz"dur, boyun eğen de olsa, isyan eden de olsa.
peki çekip giden sesini duyurmuş mudur?
duyurduysa mutlu olmuş mudur?
Pazar, Ekim 29, 2006
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder