Perşembe, Ağustos 21, 2008

tipitip

Laf gelir, adam ağzını açıp fikir yumurtlayacaksa illa bir "Seksenlerin apolitik gençliği" teranesi okur. Şarttır, sosyolojik tespit yapacak çünkü.

Seksenlerde doğmuş, ya da çocukmuşlar son on senedir bu dallamanın "gençlik" derken kastettiği kitleyi oluşturuyor. Apolitik dediği de, politik değil, siyasi görüşü yok ya da açık etmiyor, saçma salak protesto olayına karışmıyor, eyleme filan gidip kendini rezil etmiyor, bu. Ama bizimki her nasılsa bu "apolitik" diye etiketlediği, tepeden baktığı topluluğu "fikirsizlik"le itham ediyor gizliden. Açıktan dese olmaz sinsi gibi sokuşturuyor bunu, ben anlıyorum. Gençlik de çok alınıyor ki bu duruma, son günlerde çok hareketli. Bir politiklikler, protestolar, eylemler... 68 romantizmi de yavaştan yayılıyor ortalığa, tohumlar atıldı. Rock alemi şenlendi, herkes rocker olup alayına isyan peşinde. Şekilde süperiz, bitliyiz, sarhoşuz, asiyiz. Bilip bilmeden konuşmakta üstümüze de yok. Birkaç sene sonra bünyeler romantizme doydu mu 68 ruhu geri gelecek. Milenyumun ilk 68 hayaleti, biraz yoz, biraz da kof, ama o kadar olur...

Şimdi sen bir gençlik olarak içinde bulunduğun "gençlik" topluluğuna bakıp "ıyy apolitik salaklar, ben düşünüyorum ve şu an eyleme gidiyorum tamam mıaa" dediğin vakit kendi içinde bir devrim başlatıyorsun ama azıcık okusan anlayacaksın ki insanoğlu hem birey hem topluluk olarak bu evrim/devrimden defalarca geçti, sonuncusu yıllar önceydi.

Fikrini çemkirerek belirtme genç, adam ol, fikir sahibi olduğunu biz anlarız.
Takım tutar gibi fikir adamı tutma genç, oku, anla. Sessizce takdir et.
Kendini asi ya da farklı sanma genç, sex/drugs/rock'n roll bunlar keşfedildi daha önce.
Çalıntı lafla espri olmaz genç, fikir de olmaz. Okuduğunu sindir.
Seviştiğini herkese bağırma genç, uyuyan var.


Bir de yaşın geçmiş genç, sana genç diyorum, lafın gelişi.

Pazartesi, Ağustos 04, 2008

mutluluk budalası

Masalın bana bir zararı yok...

Güzel olsun, başı - sonu - ortası tutarlı olsun, yeter. Kimin masalı olduğu da farketmez. Aslında farkeder, ama farketmez. Rollerini iyi oynasınlar, masalı güzel kılsınlar, ben onu izlemesini bilirim nasıl olsa. Göremediğim yerleri de tamamlarım, hatta elimde olsa veririm senaryoyu oynarlar. Bazen orada bir köşede oturmak isterim, masalın içinde, ama uzaktan bakarım. Size görünmek istemem, ayrı kapılardan girer ayrı kapılardan çıkarız. Bu masalın aslı aynı, ama hepimize bakan tarafı farklıdır. Aslında gördüklerimi bir göstersem çok beğenirler, çünkü ben hep güzel masallar yazarım. Hepiniz mutlu olun isterim.

Mutlu geceler.