Pazartesi, Mart 26, 2007

impossible is nothing

Lionel Messi ile bir adidas reklamı.

http://www.youtube.com/watch?v=CIPxC5w1tsg

2006 Dünya Kupası'nı hiç unutmayacağız Messi. Ne kadar skinde olur bilmem ama olur da görürsün diye na buraya yazıyorum.

Cuma, Mart 23, 2007

g.tten bacak modası

İstanbul'a ayak bastıktan birkaç saat sonra keşfettim ki g.tten bacak modası diye bir şey var, ve an itibariyle de epeyce takipçisi bulunuyor. Şimdi biri çıkıp desin ki, "yahu g.tten bacak dediğin bir vücut biçimi, aliye şalı (evet varmış öyle bir şey) ya da şehrazat elbisesi (o da varmış evet evet!) gibi bu mevsim giyilip sonra hatırlanmamak üzere kaldırılan bir aksesuar değil ki? G.tten bacağın modası mı olur a paşam?"; hak veririm. Fekat olan olmuş, g.tten bacak tabir ettiğimiz bedene nispetle kısa bacaklarla dolaşmak moda olmuş. Uzun bacaklı iseniz eski bacaklarınızı atmadan devamını okuyun çünkü mevcut durumunuzda kendinizi nasıl g.tü yere yakın gösterebileceğinizi anlatacağım.

Bu topraklarda yetişen dişi ırkta neredeyse default gelen kısa bacaklara çareler üretildi yıllarca. Zira uzun bacaklara sahip olmak, bildiğimiz/öğretildiğimiz (bkz. zevkler ve renkler ezberletilir) beğeni ölçülerine göre ender ve matah görülen bir şeydi. Bu sebepten neredeyse her genç kızımız en bilindik hile olarak yüksek topuklu ayakkabıları pantolonların uzun paçaları altına gizledi. "boyunu kesme, aynı renk giyin" tarzı tavsiyeler tecrübeli büyüklerden devlet sırrıymışçasına yaş kemale erince aktarıldı. İşte bu g.tten bacak modası için de yapmanız gereken bunun tam tersi. Yani yayvan kalçalarınızı daha yayvan, kısa bacaklarınızı daha kısa gösterecek pantolonlar giymelisiniz ve uzun paçalarınızı bileklerin hemen üstünde bitecek şekilde kısaltmalısınız (altına bir de buram buram 80s, tercihen saçma sapan renkte bir topuklu ayakkabı giyerseniz daha bir süper olursunuz). Bir de bacaklar ve kalçalar arasındaki kontrastı vurgulamak adına paçalar alabildiğine dar, ve kısa bacak etkisini güçlendirmek için bel oldukça düşük olursa tamam demektir. Şanslısınız ki bu pantolonlar şu anda çok moda olduğu için her yerde bulunabiliyor. E bu kadar mı yani? Evet, bacakları neredeyse omzuma gelecek kadar uzun bir kızcağızı bile modaya uygun gösterebildiğine şahit oldum (gerçi beli de kalındı biraz ama o apayrı bir yazı konusu). Ziyadesiyle başarılı.

Peki nerden çıktı bu g.tten bacak modası? Benim tahminim bu işin başını çeken, birkaç zamandır sinsice yükselmekte olan ve "emo" tabir ettiğimiz ibne gibin puşt gibin punk müzik yapan cenah. Şimdi popüler müzik zevkinin emo'ya evrilmesi ve etrafın emo kid'lerle dolması yine apayrı bir yazı konusu amma -hedef göstermek gibi olmasın- ben bu modayı punk'ın yeniden yükselişine ön ayak olan Greenday ve kısa bacaklarını daha da kısa göstermek için giydiği abuk subuk kıyafetler yetmezmiş gibi mütemadiyen tepesinden bakan bir fotoğraf makinesine poz veren elemanlarından vokalist hede Armstrong'a bağlıyorum. Ayrıca grubun diğer elemanları da benzer atraksiyonlar peşinde ve birbirlerinden aşağı kalmayacak derecede çirkinler; dar gömlek+ince kıravat ile destekledikleri (ve ufaktan moda olmaya başlayan) geniş omuzları
illüzyonla daha da genişletelim derken koca kafalı ve kısa bacaklı birbirinden salak uzaylılar lsoerhesoejelrwdsfs öeh kızdım.

Ehem... Tabii koskoca bir emo kid akımını, bir g.tten bacak modasını Greenday'e ve çirkin elemanlarına yüklemek yanlış olur ama bu akımın böyle kuvvetlenmesine öncü olarak bunu bir miktar hakediyorlar. Yoksa bunlardan kurtularak bu modayı durdurmak mümkün değil, zira alem goth olmuş emo olmuş çoktan.

Çarşamba, Mart 14, 2007

Kapağında Janis Joplin resmi olan, içinde Yann Tiersen röportajı olan roll sayımı kaybettim. Kasım olacak, bak o günden beri arıyorum, yok. 12 metrekare bir odada bir dergi 3-4 ay kayıp kalabilir mi? Bir de siyah sweatshirt üm vardı kayıptı, bak buldum onu. En son uzun uzun telefonla konuşurken sayfalarını karıştırdığımı hatırlıyorum. Yerde üstüste duran son birkaç ayın dergileri, kitapları, yazıları, CDler, boş kağıtlar - kalemler; ve de son -o- kaç ayın tortuları ile karşılıklı oturup -galiba- son uzun telefon konuşmasını yaptım da, dergiyi nereye koydum hatırlamıyorum işte.

Sevgili günlük, bugün de süt içtim dilim yandı. Amanın günlük, amanın...

Cumartesi, Mart 10, 2007

bin kunduz bin talih

Bunu TV'de bir belgeselde görmüşler; İspanya mı bir yerde bir orman yangını çıkıyor, binbir emekle söndürülüyor filan. Yangın tamamen söndükten sonra itfaiye ekipleri yanmış ormanda keşfe çıkıyorlar, neler olmuş ne bitmiş hesabı... Yanık ağaç, kabuk, börtü, böcek arasında bir de yanmış dalgıç buluyorlar. Bildiğin dalgıç, tüpü paleti kıyafetiyle orada duruyor, yanmış. (aha burda benim ampul yanmıştı, yanmayanlar içün devam ediyorum) İtfaiyeciler başta buna bir anlam veremiyor tabii. Fakat sonra anlıyorlar ki, yangını söndürmek için denizden su taşıyan helikopterler, denizin suyuyla beraber dalgıcını da alıp yanan ormanın ortasına bırakıvermişler. Adamcağız da denizde dalarken kendini yanan ağaçların arasında buluvermiş.

İnsanda şans olacak yahu...

Pazartesi, Mart 05, 2007

"...
because maybe you're gonna be the one that saves me
and after all you're my wonderwall"

Hiç bakmamışım ben bu şarkının sözlerine zamanında.
Çok zaman olmuş be...