Salı, Şubat 05, 2008

ben demiştim

The Bucket List diye bir film gördüm, çok hatırlanacak cinsten bir şey değil.
İnsan hayatının, dostluğun önemi ve paranın önemsizliği, daha doğrusu mutlu olmak ve mutlu etmek için kullanılmayan zenginliğin önemsizliğini vurgulayan romantik bir film bu. Hakkında yazmamın sebebi, başında "anlatıcı"nın söylediği birtakım cümleler. Tam metnini bulamadım, ama şöyle bir şeylerdi;

"...kimileri insan hayatının değerini hafızalarda bıraktığı izle ölçer, kimileri yaptığı işlerle..."
"Edward Cole, hayatının son altı ayını son derece güzel/dolu geçirdi"

İnsan hayatının değeri ile alakalı şurada konuşmuşum, iki ay kadar önce.

Filmde buna benzer bir cümleyi görünce saçma salak bir gururlanma hissetmedim, derhal, böyle filmlerin kimler için çekildiğini düşündüm. Mesela, filmin afişinde orijinal adının bulunmuyor olması bir veri sayılırdı. Dağıtımcının görüşü deyip geçsek de, hedef kitle açısından bir fikir verdi bana. Yani işte, romantik komedi seyircisi filmi diye etiketlemekten çekinmeyeceğim bir film.

Sinemayla iştigali romantik komedi seviyesinde olan seyirci hakkında basitçe "düz adam" tanımlaması da yapılabilir ama biraz daha geniş düşünülürse "orta-üst entelektüel seviye" de bunlara dahil edilebilir. Yani düz adama düz adam diyenler. Yani birileri dümdüz yaşayıp hayat standartlarını dünya standardı bellerken, o birilerini düz adam olarak sınıflandırıp etiketleyenler.

Şimdi, bu adamlar beğensin diye film yapmış olan zihniyet, bu filme böyle bir cümle koyuyorsa, bununla bir şeyler hedefliyor demektir. Bu cümleyle o adamın his dünyasında bir yerlere dokunacağını düşünüyordur mesela, ya da küçük bir ihtimalle bu tarz lafları gerçekten içinden gelerek, bir keşif neticesi yazmıştır.

Ben o yazıyı yazarken bir keşif ve idrak içindeydim. Bir şeyler düşünüp neticesinde bunu buldum.

Bir başka tarihte de taraf olmak, taraf seçmek hakkında yazmışım. Bundan bir zaman sonra da "Düşünmek, taraf olmaktır." sloganıyla gazete çıktı. Bu gazetenin hedeflenen okur kitlesini düşünüyorum mesela, yine aklıma orta üst entelektüel seviye, yani "düz adama düz adam diyenler" geliyor.

Yani ben mütemadiyen bir şeyler bulduğumu sanıp not ediyorum, sonra onları ortalama fikir manipülatörlerinin elinde kullanılırken görüyorum.

Fikir ve his dünyam hakkında ciddi endişelerim var o gün bugündür.

Hiç yorum yok: