Pazartesi, Mart 24, 2008

garip

Sağda solda internetin pek yaygın olmadığı, öyle sınırsız sonsuz seçeneklerinin bulunmadığı zamanları hatırlatan şeyler gördükçe zihnimde bir şeyler canlanıyor. Sahne desem değil, durum desem sanki o da değil. Kokuların çağrıştırdığı cinsten, bir çeşit imgeler hücumu galiba.

Bir kere eski zamanlar... Kişisel tarihimden dışarıya çıkamıyorum maalesef burda, o kadar evrensel düşünemeyeceğim. Şu kadar eski zamanlar; okulun belli bir saatte bittiği ve sınavlara bir gece önceden çalışılabildiği, "sorumluluk"un ödevden ibaret olduğu kadar.

Kişisel tarih filan dedim de, bahsettiğim zamanlar lise zamanlarına tekabül ediyor ama benim hiç okuldan eve geldiğim bir lise tarihim olmadı. Olsun isterdim. Ortaokul zamanlarından yardım alarak geliştirdiğime göre, hayalgücümün de yardımıyla şöyle bir sahne; son ders biteli yarım saat-bir saat olmuş, formanın çıkarılmasıyla o gün okula dair (ve aynı zamanda hayatın o devresinde sorumluluğa dair) her şey geride kalmıştır. Odaya girilir, küçük dünyaya dalınır. Bu küçük dünyanın merkezinde bazen kitaplar, bazen dergiler, bazen de internete kısa ve kıymetli sürelerle bağlanan bir bilgisayar vardır. İçerde hava, dışarıya göre serindir, çünkü dışarda ikindi güneşi varken pencereyi açınca odaya aydınlık bir rüzgar eser. Pencereler açılır, biraz sonra hava hala kararmamış fakat serinlemiştir, perdeler havalanır. Fonda o rüzgar varsa, akşam yemeğine kadar keşfedilen her şey tatlı, öğrenilen her şey kalıcıdır. Bunlar da bir nevi çalıntı zamanlardır, akşam yemeğinden sonra oturulacak ödeve kadar, keyif veren şeylere ayrılmış kıymetli vakittir.

İnternete dair ilk parçaları ve bilgisayara dair güzel şeyleri, ilk "bir kitap okudum hayatım değişti"leri ve yeni olan her şeyi keşfettiğim zamanların böyle bir yerde geçmesini isterdim. Şimdi buradan durup bakınca, o zamanlar o yaşlarda olup buna benzer bir ortamda geliştirilmiş şeylere referans veren her türlü içerik bana böyle bir "esinti" getiriyor. Bu da içinde hiç kıskançlık olmayan bir özenti, gerçekleşmemiş bir dilek oluyor.

Bir "ev"e dair ikinci dileğimdir bu.

Hiç yorum yok: