Arkadaşlık olayında taraflardan birinin kendisini bir aşk meşk hikayesine kaptırmış olması işi bozuyor. Biz bunları kitaplarımızda yıllar önce yazmışız ama bu seferki biraz daha değişik olacak. Bu arada arkadaşlık kelimesinin ne boktan referansları var yahu, ben bildiğimiz arkadaşlıktan bahsediyorum halbuki. Sevgili olsun platonik olsun, isterse sevgilimsi filan her neyse, gönül işi arkadaşlığı aksatıyor işte.
Olaya bir de gönül işleri bakanlığından bakalım, yani gönül işleri arasına arkadaşlarını sıkıştıramayan o bedbaht kişi açısından. Bu insan böyle aşkımın peşinden gideyim, sevdiceğim için fedakarlıklar edeyim derken, ya da kaybettiklerimi kazanayım durumu toparlayayım isterken çok kere arkadaşları satar eder ama neticede bunlar arkadaş oldukları için çok da üstünde durmazlar bu durumun. Bu da nazı geçiyor diye sürekli arkadaşı yakını kim varsa ihmal eder, varsa yoksa kendisini iki gün sonra sümüklü bir mendil gibi kenara atacak olan bu adam/kadındır onun için. Sonra o iş biter, yine soluğu arkadaşların yanında alır. Arkadaş da buna ne derse "he he" der, ya da "sen şurda haksızsın" filan der. Ama hiçbir zaman "Noldu tarraam aramıyordun sormuyordun, yedin sittiri aklın başına geldi dimi" demez. Arkadaştır çünkü. Diyen de olabilir, onlar kariyerlerini bu kişinin kötü arkadaş listesinde sürdürürler.
Bizim satıcı eleman da her zaman sütten çıkmış ak kaşık, onun siktir yemesini köşede bekleyen arkadaşları da sütten çıkmış daha ak kaşıktır. Halbuki benim kafamda aşk-meşk-sevgili denen şey geçici, dostluk kalıcıdır. Şimdi arkadaş - dost ayrımına girmedim aslında aynı şeyi kastediyorum sayılır. Yani bir insanla ömür boyu sevgili kalma ihtimali daha düşüktür ama şu an arkadaş olan bir insanla az bir özveriyle ömür boyu arkadaş kalınabilir. İşte bu hesaba göre sevgili mevgili için arkadaş harcamak bana ziyan gibi geliyor amma insanlar diyebilir ki aşk insanın aklını başından alır. Alsın bakalım. Dostluk zaten bu zamanlarda belli olur da derler, desinler bakalım. Zaten işler hep böyle gidip de sorun çıkmayışından, bunun bir miktar doğru kabul edilmiş bir şey olduğu belli. Herkes rolünü biliyor zaten, kimse itiraz etmiyor. Ben burada çıkıp "kral aslında çıplak lan" desem herkes "yok canım çıplak falan değil, aslında öyle ama hangimiz çıplak değiliz ki?" diyecek, öyle bir durum söz konusu.
Peki benim bu mantıklı şahane tavrımın neticesi ne olurdu acaba, yani sevgili ile arkadaş arasında kalan insan deseydi ki "arkadaşlık baki kalabülür, sen geçicisin", ne olurdu? Ben denedim söyleyeyim, ikisinden birden oldum göt gibi kaldım, o oldu. Ama ben bahtsız ve kötü bi insanım sanırım, insanlar bana bakıp arkadaşlarına kötü davransın istemem.
Pazartesi, Aralık 15, 2008
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)