Genel olarak zeki bilinen adamın her baş üzerinde yer bulabilmesi mümkün. Bugüne kadar defalarca şahit oldum, herkes de muhakkak olmuştur. Mevzubahis adam zekiyse insan tahammülünü her şekilde zorlayabilir, "ama çok zeki adam" argümanıyla da savunulabilir.
Okul zamanlarından beri böyledir bu. Zeki çocuk daha çok saygı görür, başarıları daha çok övülür. Çalışarak bunu elde edene pek itibar edilmez, üstüne üstlük "inek" denir. Kalıtım yoluyla gelen zenginliğe karşı çalışarak kazanılan zenginliği hararetle savunan kollektif bilincimiz, sıra zeki adama geldiğinde akıllara durgunluk veren bir ikiyüzlülük göstererek kalıtım yoluyla elde edilen zekayı tutar. Ve "doğal güzellik"e karşı makyaj güzelini de yerin dibine sokar. Zeka ve güzellik konularında emeğe saygı yoktur. Şimdilerde yeni yeni oluşmaya başlamıştır belki, bilmiyorum. Ben bunu ilk söylediğim zamanlarda kimseler söylememişti, zekice laflar ettiğim için de saygı gördüm. Aslında bu işten ben de epeyce ekmek yedim, ama zannedildiği kadar bir halt olmadığımı bile bile yedim. Engellemek için yapılabilecek pek de bir şey yoktu, zamanla ne olup ne olmadığım da anlaşıldı zaten. Bu yüzden bunları hafifletici sepet olarak koluma takabilirim.
Fakat zamanında bu muameleyi hiç görmemiş olanların zaman içinde zekaya tapınma tarzı bir davranış geliştirdiğine de şahit oldum. Mesele senin zeki olman benim zeki olmam değil, mesele "ama abi adam çok zeki" argümanıyla bir kabullenmenin varlığı. Adamın halini tavrını hiç beğenmiyorum, beğenilecek bir tarafı da yok ama "çok zeki" diye alıp başıma koyacağım he mi? İyi valla... Çok mu spesifik oldu? Sen görürsün şimdi spesifiği...
Hiç "zeki" görmesem anlarım, derim ki herhal böyle olacak bu iş, tribi kendinden menkul. Lakin öyle değil. Hepimiz bir yerde kusurluyuz. En çok da zekanın her türlü meziyetin üzerine çıkacağı fikrinde olan kusurlu. Gerçekte ne çok zeki olmak ne de çok çalışkan olmak, ne çok güzel ne de çok fedakar olmak her türlü meziyetin yerine geçer. Hayatta öyle "bingo" bir şey yok arkadaşım, boşu boşuna "ben şu olaya asılayım da gerisi mühim değil" deme. Beğenmesek de zeka hala en çok kabul gören joker, zekiysen kullan. Ama kullanamıyorsan buna tapınma, onu anlatmaya çalışıyorum.
Salı, Mart 24, 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
bu olayın en bi belirgin iki örneğini vereyim hemen:
biri -tabii ki- hitler. adamla ilgili tüm tartışmalarda, konuşmalarda, yazılarda, filmlerde vs hep aynı mevzu: canavar ama zeki, şeytan ama karizmatik, (faşist ama bilgili vardı bi de :))
adamı tarafsız anlatan belgesellerde bile alttan alta hayranlık imaları. sanki bir tür yazıklanma var: "çok zekiymiş, keşke bizden yana olsaymış" veya "keşke zekasını iyi yönde kullansaymış" (bu arada zeka iyi yönde nasıl kullanılır bilemiyorum. kimse sallamazdı muhtemelen öyle yapan bi adamı. edison demeyin döverim. tesla deseniz belki. bruce wayne var ama o zengin, sayılmaz)
diğer muhterem örneğimiz ise sergen yalçın (gerçi onunki zekadan ziyade yetenek). yıllarca adam asmayı çok seven fitbol medyamız bu adama, yediği onca halta rağmen inanılmaz bir tahammül göstermiştir. bunun yegane sebebi de adamın "yetenekli" olmasıdır. Allah var, kendisi gayet yetenekli bir adamdı, ama yeteneğinin takımlarına faydası, toplasan o takımlarda oynamış herhangi bir adamın faydasından çok fazla değildi. üstüne bir de disiplinsizlikleri, şımarıklıkları, gördüğü kartlar falan. buna rağmen ölümüne anlayış gördü adam. üç büyük takımda da oynadı bu sayede, şimdi de yorumcu oldu.
neyse, bunları niye anlatıyorum. sanırım insanların zihninde "bu adam çok zeki/yetenekli, iyi işlenirse bundan süper şeyler çıkar" umudunun bulunması. yani olayın tek bir açıklaması var: umut
diğer insanları, ne kadar iyi, dürüst, anlayışlı vs olsalar da işlenmiş, cilalanmış çakıl taşı olarak görenler, bu kimselere işlenmemiş elmas gözüyle bakmaktadırlar. ve o taşı kendileri işleyerek (veya işlediğinde yakınında bulunarak) o hazineden nasiplenmeyi, hatta o hazineyi sahiplenmeyi isterler. haklı çıkmak isterler. keşfetmenin hazzını isterler.
tıpkı görmeden tanrıya inanmak gibi, veya öldükten sonra cennete gideceğini düşünmek gibi, kimselerin itibar etmediği, ama sadece kendisinin keşfettiği gizli birşey görür zekaya hayran adam orada. tapınma hadisesi de burdan gelir.
Evet öyle sanırım, "kimse farkında değildi, ben buldum"culuk da var biraz.
Yorum Gönder