Cuma, Eylül 28, 2007

ucuz adam

Muhatap, her dakika bulunmayan, bulunduğunda da ziyan edilmeyecek kadar kıymetli bir şey, bana göre. "Söz"ün muhatabı, özlemin muhatabı var; bir de, muhatap olmaya talip olan var. Aramadan gelen, gönüllü, istekli muhatap bir başka kıymetli, ve anlıyorum ki o zaman, ben de onun için kıymetliyim. Bende talip olduğu her ne ise, ona bunu layıkıyla vermeliyim. Bu sebepten, davete icabet ve sohbete iştirak etmek, rica edileni ciddiye almak önemsediğim şeylerdir.

Fakat işler, nasıl derler, "çift yönlü" değildir. Yani, muhatap tarafında, çoklukla öyle değildir.

Muhatap, şahsından bağımsız olarak, muhatap kimliğiyle, sorulmadan söylenene, çağrılmadan gelene, özletmeden arayana kıymet vermez. Muhataplığı zayıflar o zaman, muhatap olmayıverir. Hem çok kıymetli, hem kıymet vermeye gelmez bir "olgu"dur. Muhatabın isteğini yerine getirmekle beraber, istemesini de beklemek lazım gelir herhalde. İstemeyi beklemek için de, sabırlı olmak lazım gelir. Kendisine kıymet vermek ve bunu hissettirmemek, muhatabın talebini canlı tutmakta esastır.

Yoksa gözünde ucuz adam olur çıkarsın.

Pazartesi, Eylül 24, 2007

her şeyin başı sağlık

'Yeteneklerinin farkında olan bireylerin, yaşamın normal stresleriyle baş edebilmesi, üretken olması ve içinde bulunduğu topluma katkıda bulunması'

Akıl ve ruh sağlığının tanımıymış.

Pazartesi, Eylül 17, 2007

trip atana ne yapılır

Şimdi bana 50lerinde bir adam gelip "nedir bu trip dediğiniz şey?" diye sorsa, ona "trip"i nasıl tarif edeceğimi düşünüyorum. Hemen her gün kullandığım, çok kişinin de anladığı ve kullandığı, aslında argo bir kelime; trip. Tahmin ediyorum 30 sene önce yoktu, ve bu yüzden şu anda 50lerinde olan adam bunu anlamakta zorlanacak.

Evvela, "bu bir çeşit davranış." demeli, tanımaya/tanımlamaya buradan başlamalı. Bu bir çeşit davranış, çok güzel. Peki ne çeşit bir davranış? Pek normal değil sanki. Dikkat çekici? Evet, dikkat çekici ve bazen dikkat çekmeye yönelik bir çeşit davranıştır, trip. Her şartta dikkat çeker çünkü. Dikkat çeker ve tanımlar, müzisyen tribi, doktor tribi, orta yaş tribi (yoksa krizi miydi o?) gibi. Tanımlayan tripler, genellikle kasten yapılmaz, tribiyle kendini ele veren kişinin "triplerde" olduğunu söyleyemeyiz. "Triplerde" olmak, dikkat çekmek amacıyla dikkat çekici bu tip davranışlarda bulunmaktır. Amacına ulaşır, ve en kolay uygulaması, tepkilerin abartılması suretiyle olur. Bir duruma haddinden fazla tepki gösteren kişi, eğer herhangi bir hassasiyeti ya da hastalığı yoksa, bu durumdan faydalanarak ilgi ve dikkat çekmek ister. İlgi gösterilirse, sakinleşir; ve bağlı olarak, ilgi gösterildiği halde sakinleşmiyorsa istediği ilgi değil, yanlış giden şeyin düzeltilmesidir. Bu demektir ki, her tepki yerinde değildir, her aşırı tepki de trip değildir.
Peki, verilen "abartılmış tepki"yi trip olarak teşhis etmek nasıl mümkün olabilir? Sinir bozucu dikkat çekme çabasıyla nasıl başa çıkılır? Görmezden gelmek çözüm müdür?

Esasında, gerçek bir tepki ile abartılmış tribal bir tepkiyi ayırt etmenin en garanti yolu kişinin kendisini tanımak, bilmektir. Şöyle bir soru sormak mesela, "bu kişi benden ilgi istiyor olabilir mi?" ve şu, "ona ilgi göstermemi niçin istesin?". Bunlara cevap verildikten sonra kişiye kulak verip gerçek derdini öğrenmek de lazım gelir. Bu, hadisenin boyutu ile tepkiyi kıyaslama, mümkünse kişinin bilinen hassasiyetleri ile değerlendirip haklı bir tepkiyi "trip"ten ayırmaya yardımcı olacaktır.

Bunun dışında, her tür tepkiyi "trip" olarak nitelendirenlere tepki vermek lüzumsuzdur, zira sebep olduğu kızgınlığı/kırgınlığı anlayabilecek türden birisi değildir, muhtemelen trip çekmekten yalama olmuştur. Yarası vardır, kendisini şefkatle okşamak, sakinleştirmek gerekebilir.

Perşembe, Eylül 06, 2007

giden-ler-den

İşe erken gidiyorum diye sevindiğin "değişiklik" günü, hani biraz kahvaltı yapmaya da karar vermişsin, gereksiz bir tartışma, tansiyon. Yine evden çıkışın aynı saati buluyor. Aynı yollarda gereksiz bir trafik, neyse sanki, herkesin canı bir sıkkın. Burnunu kitaptan kaldırdığında olduğunu düşündüğün yerden çok geridesin. Otobüs şoförü "bayanlar baylar, son durak" diyor ama son durağı olmaması gereken bir hattasın, herkes inmiş, tam da kitapta "işimi ve karımı aynı gün kaybediyordum. ne gündü ama" okumaktasın. Kollektif bilince en az ihtiyacımız olduğu şu günde, kollektif bir karın ağrısıyla gidecek yer düşünmektesin.

Gitmeyi bırak, konuşmak dahi zor.

Zor bir gün olacak gibi.