Cumartesi, Eylül 20, 2008

zihin - sel

Bütün bu konuşmalar, iletişim, alışveriş, fikir akışı ne işe yarıyor?

Onlarca insanın arasında, ama her birinin arasındaki iletişim, ortaya koyduklarını biriktiren bir bulut olsun. Yüzlerce insanın, onların kombinasyonlarının, yüzlerce bulutu. Binlerce insanın, fikir birikiminin ve aktarabildiklerinin tutulduğu bulutlar olsun. Zeka saçsınlar, çılgın argümanlar geliştirip çok canlı fikirler oluştursunlar. Bulutların zenginliği insanları birbirine bağlasın, bir bulutun güzelliği oraya başkalarını çeksin. Fikirler aksın, çeşitlilik, bilgelik oluşsun. Bulutların birer izdüşümü de hafızalarda bulunsun; artık izdüşebildiği kadar.

Sonra?

Önümden akıp giden argümanlara müdahale edemiyorum bile. Halbuki öyle değil, halbuki eksik, biliyorum ki bir şeyler eksik. O akanı besleyen başka şeyler var, o çok saçma bulduğun şeyin bir sebebi var, ben bunu biliyorum. Bir sebebi olduğunu da, çoğu zaman o sebebi de. Ama sana söylemeyi, toplayıp tek yönden akıtmaya başladığın mainstream'e o diğer tali "stream"leri eklemeyi gereksiz buluyorum. Sen tek bir fikri oluşturup anlatırken ben o tekten fazlasını düşünüp toplayıp bir de sana anlatmalıyım çünkü. Hem düşünüp sıraya sokacağım, hem de bir hikaye haline getirip ifadelerini düzenleyeceğim. Peki anlattığımda ne olacak? Bu anlatım sana, bana ne katacak? Dünyalar kadar fikirler çıkardım yalan yanlış, dünyalar kadar bulutlar doldurdum, dünyalar kadar argümanlar yarıştırdım, yazdım-çizdim-anlattım-dinledim-düşündüm, zihin jimnastiği yaptım, ne işime yaradı?

Her şeyi bildiğimi iddia etmiyorum, aslında çok az şey bilirim.
Çok az şey hakkında konuşabilirim.
Çok az şey bildiğimi de, çok konuda azar azar bilmenin utanç verici olduğunu da bilirim.
Ama sıra "dolu" şeyler, fikir bulutları oluşturmaya gelince yokum. Gündelik konuşmalar, laf olsun diye, aslında düşünmeden öylece gidebiliyor - kime neden kızmışım, bilmemne marka ne de zevksiz, bu ayakkabılar çok eskimiş gibi. Düşünmek "düşünmeyeyim" diyerek durdurulabilecek bir şey değil tabii ki, ama o bir köşede akıp giderken onu yüzeye taşımak, açığa çıkarmakta yokum. Onu bir konuşma haline getirmek boş iş adeta. Ne kadar bildiğimi mi ispat edeceğim? Fikrimi belirtince, akıl yürütünce hayranlık mı uyandıracağım, saygı mı kazanacağım? Tek bir yönden gelerek akıl yürütmeyi becerebiliyor muyum ki? Yürüttüğüm bütün akılları etrafa saçıp bulutlara doldurduğumda, zihinlere izdüştüğümde ne olacak?

Bugüne kadar ne oldu?

Bugün konuşmam için bir sebep var mı?

Hiç yorum yok: