Pazar, Ekim 05, 2008

yüksek duygular

Gözümün önünden ufolar geçiyor allı yeşilli, konserler veriliyor, hayatlar akıyor.
Yerinde olmak için neler vermeyeceğim şanslı adamlar var, yerimde olmak isteyenler de vardır belki. Kimse dinlemezken konuşabiliyorum, kimse bakmazken bakabiliyorum, kimsenin inanmadığına inanmaya cesaretim var.

Dünyanın en saçma fikrine inanan adamlar da diyebilir bunu, "kimsenin inanmadığına inanmaya cesaretim var." Öte yandan insanlığın belki 50 yıl sonra anlayabileceği bir fikir üzerinde çalışan insan da diyebilir.

Ufolar geçiyor allı yeşilli, konserler gelip geçiyor, ben bakıyorum.
Adalet mi bu?
Gitmediğim her konser süper, görmediğim her film üstün. Gittiğin, gördüğün vakit kime ne anlatacaksın, hayatında nasıl bir değişiklik yapacaksın, kimlere ne katkın olacak?
Bu adalet mi yani?

Çevrende x adet ortalama-üstü kıymetli insana sırtını döndün, buna rağmen hiç de mutsuz değilsin. Ben beş para etmez birine haddini bildirdiğimde karma canıma okuyor, içimdeki küçük hümanistlerle insanın insanlığı hürmetleri canıma okuyor. O da olmazsa bütün egolarım bir olup "yakıştı mı?" diyor. Bu mu adalet?

Her birinin yüzünden adalet duygum biraz daha yıpranıyor. Adalet duygusu var, herkeste var, iyilerin ödüllendirilmesini, kötülerin cezalandırılmasını isteyen, fırsatı olduğunda buna uygun davranan yerler komple adalet arazisi oluyor. Kendi adaleti getiremiyorsa bünye, daha üst bir otoritenin, üstün bir iradenin bu adaleti getireceğine inanmak ister. Bu bazen devlet olur, bazen tanrı ve şahsında tapınılan tüm varlıklar, bazen karma, bazen de ordu olur. Bir kısmı süper kahramanlara inanmak ister, bir kısmı süper kahramanlar yaratır. Tatmin edilmemiş adalet duygusunun ihtiyacı inanca dahi sebep olabilir.

Halbuki basitçe, iyilik yapınca iyilik görmeyi, birisi bize kötülük yaptığında onun cezalandırılmasını, kötülük yapınca da "bi dakika açıklayabilirim" demeyi, istiyoruz. Adalet ihtiyacımız bu kadar. Bunu çok zaman karşılayamıyoruz; ne sorumlu bulabiliyoruz, ne de sorumlulardan hesap sorabiliyoruz, . Yapabileceğimiz en iyi şey genelde daha yüksek bir iradeye havale etmek. Alakalı bir kanun varsa kanun uygulayıcıya, yoksa adalet sağlayıcı, inançla var olan bir "varlık"a. Er geç hakkın yerini bulacağına inanmakla tatmin olabiliyoruz.

Yani, adamın biri çok ufak bir eforla sana tarifsiz acılar yaşatabiliyorsa, bu ya adil değildir, ya da orada görülmeyen bir şey vardır. Adalet duygun gereği bunun adil olduğuna, olan bitenin adalet ve düzen üzre devam ettiğine inanmak istersin. Bu adil değilse adaletin tecelli edeceğine inanırsın. Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa bir başka gün, bu hayatta olmazsa bir başka hayatta. Değilse akıl sağlığını korumak zor olur. "Bu kazıktan da bir şeyler öğrendim, ne de güzel olgunlaştım" da, nereye kadar, daha kaç defa?

Şimdi birisi kalkıp "blasphemy!" diye bağırsın. Öyle bir ortam.

1 yorum:

isfendiyar dark dedi ki...

başkasının yerinde olmak deyince aklıma geldi;
derler ki cümle insanlığın akılları bir yere yığılmış. sonra insanları salmışlar herkes beğendiğini alsın diye. neticede hepsi kendi aklını seçmiş.

tatmin edilmemiş adalet duygusunun ihtiyacı inanca sebep olabildiği gibi, o duygunun bizzat kendisi de inanca mal olabiliyor. burdan yola çıkarak inanmanın kolay, elde tutmanın zor olduğu meydana çıkıyor.

er geç hakkın yerini bulacağına inanırız tabii. inanmayan bile inanır, bakma sen. uğradığımız kötülüğün cezasız kalmamasını isterken yaptığımızın unutlmasını, görmezden gelinmesini bekleriz. hatta bizzat biz görmezden geliriz. ki uğradığı kötülük ilk anda insana şiddetli, yoğun bir acı yaşatırken zamanla erir, hatta kişi onu yapanı bile ilerde mazur görebilir, "ne sevimliymişsin sen" diyebilir. buna mukabil yaptığımız kötülük ilk anda bize hiçmiş gibi gelirken uzun vadede ağırlaşır, ağırlaşır, ur gibi ruhun olur olmaz yerlerinden pörtlemeye başlar.

bunları niye anlattım. şu baştaki akıl seçme olayı var ya. insan işte, ne ders alırsa alsın, zaman makinesi olsa da geriye dönse aynı yanlışları yapacak, aynı kötülüklere -göre göre- maruz kalacak, ve işin fenası aynı kötülükleri başkalarına yapacak. ki öyle olmasaydı, mesuliyet de olmazdı, adalet de.