Cuma, Kasım 03, 2006

herkes için yalnızlık

tam da "yalnızlık tek kişiliktir" diye düşündüğüm sırada hatırladım bunu, en az onun kadar beylik, efendim mantık sınırları içinde "e ne var bunda"lık bir önerme daha, "yalnızlık paylaşılmaz".

enine boyuna tanım yapasım, tespit edesim var fakat böyle şeyleri okuması çok zordur sevgili milyonlarım. sizi seviyorum, canınızı sıkmak niyetinde değilim.

iyi kötü yaşanmakta olan hayattan, ilişki halinde bulunulan kişilerden kaçılarak oluşturulan bir yalnızlık var, "kendine vakit ayırma" diyebiliriz biz buna. kitap+kahve bu tür yalnızlıkların en önde giden işbirlikçileri olmakla beraber bir şişe sevilen renkten oje ile bir törpü (hayır ömür törpüsü değil) de -bunu entelektüel bir eylem olarak algılayan bir kısım zevat kabul etmeyecek de olsa- bu çalıntı zamana eşlik eder. işin güzel tarafı, hayattan memnuniyet seviyesinin bu yalnızlık zamanlarıyla alakası yoktur. bütün istenilen zamanda bir "cep" açmak, oraya da zamansız bir güzellik, bir hatırlamalık, bir bookmark koymaktır. yüce amaçlara hizmet etmeyi düşünmeden bir ufak teneffüs almaktır. belki bazen kimsenin görmesi istenmeyen dolapların, çekmecelerin karıştırılması, düzene sokulmasıdır.

bu yalnızlığın bir keyfi de, beklenildiğini bilmektir. yalnızlık sahibi kişi bilir ki, o teneffüs bittiğinde "zaman"ı kaldığı yerden devam eder. o cebi kapatır ve yoluna devam eder. her şeyi bıraktığı yerde bulması bazen de mümkün olmaz ama, yalnızlığın güzelliği için bir bedel olarak kabul eder bunu.

şu halde, bu çalınmış zamanın yalnızlığı "terkedilmişlik"ten ayrılıyor.

terkedilmişlik, mutlak olarak tek kişiliktir ve asla paylaşılmaz. zaten paylaşılabilecek bir şey olsaydı ona terkedilmişlik demezdik. işte yalnızlık dendiğinde, terkedilmiş yalnızlık da denebilecek bir başka şey de anlaşılıyor.

paylaşılan terkedilmişlik biter mi peki? evet, mantıken tanımı yapılmış bir terkedilmişliğin paylaşıldığı zaman bitmesi gerekir. fakat esas olarak, terkedilmişlik, yalnızlık zamanları paylaşılabildiği zaman biter.