Cuma, Ocak 18, 2008

çizgi oyunu

Doğru, tek boyutlu, iki yönde sonsuz uzunlukta noktalar kümesi. Dümdüz bir çizgi ile ifade edilir, uzayda tek boyutludur, zamandaki durumunu bilmeyiz.

Doğrularla dolu bir uzayda her bir doğru-çizgi, başka doğru-çizgilerle kesişmiştir vaktiyle. Fakat doğru-çizgi, tarifi gereği, bir başka çizgiyi sadece bir defa keser. Sonra, bir daha asla görüşmemek, kesişmemek üzere ayrılırlar. Her bir çizginin bedeni kesiklerle doludur; kesilen çizgi, bir başkasını kesmiş, öyle ki, kim kimi daha çok kesti muhasebesi yapmak imkansız hale gelmiş.

Birbirini kesmeyen çizgiler, paralel olanlar. Asla buluşmayacak, asla kesişmeyecekler. Ya da birbirlerinin üzerinde kaybolmuşlar - asla ayrılmayacaklar. Paralel çizgilerin garip durumu da bu.

Her hayat bir çizgi olsa, ve uzay-zaman'dan sadece zamanda bir boyut sahibi olmayı seçmiş. Uzayda boyutsuz, ve hareketsiz. Çünkü aynı kişi, aynı gözler, aynı hayat, aynı hisler - neredeyse.

Halbuki çizgi, hem de hayat çizgisi, "doğru" değil. Dosdoğru bir hayat çizgisi demek, heyecanları, inişleri, çıkışları, hataları olmayan hayatlar demek. Halbuki, hayat çizgisi ağaç dalları gibi tasvir edilmeli. Ama çatallanmayan ağaç dalları gibi, "asla hepsine birden sahip olamazsın"lı, keskin köşeli, tercihlerin izleriyle şekillenmiş olmalı. Hem uzayda, hem zamanda, kişi dalga dalga çünkü; aynı kişi de olsa, aynı değil, hiçbir an, fikri, duruşu, zihni, aynı değil.

Hem ağaç dalı çizgiler daha çok kesilse de, daha çok kesse de, yine, yeniden aynı çizgiyi kesebilir. Kesmeyebilir de. Ağaç dalları, yan yana, koyun koyuna ilerleyebilir, paralel olabilirler, tabii olmayabilirler de. Ve paralel ağaç dalları, hep paralel kalabilir, ve tabii asla kesişmemek üzere ayrılabilirler de.

Neticede, eğri büğrü çizgilerdir işte.

1 yorum:

isfendiyar dark dedi ki...

bir defa kesişmiş çizgiler, aslında sürekli birbirini kesme halindedir, bu halden hiç çıkamazlar. bir uçları ile nereye giderse gitsinler, diğer tarafta illa ki bir temas hep bulunur. artık acı mı verir o temas, huzur mu verir, bilemem.

bir de mütemadiyen şu ağaç dalları gibi olmak isteyip de, tek başına olduğu için sürekli eğri-büğrü yollar gidenleri vardır. aynı anda her yöne gidemeyeceklerini bir türlü kabullenemedikleri için, hiçbir yere gidemezler.

zaman boyutunu da katarsak belki insanı kağıt üzerinden kalkmasına müsaade edilmeyen bir nokta, bir kalem ucu bilmek lazım. iz bırakmamak, kağıt üzerinde sabit durmak gibi bir hakkı olmayan. kimileri geri dönüp bakar, bıraktıkları izlerden dehşete düşerler.

kalem bitene kadar da başka türlüsünü beceremeyeceklerini gören bazıları da bu yüzden intihar eder..

..galiba